Kâbe

SESLİ DİNLE
YAZIYI BÜYÜT
YAZIYI KÜÇÜLT

Günde en az beş vakit kendisine yöneldiğimiz Kâbe, yer- yüzünde âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk binadır. İlk defa Hz. Âdem tarafından inşa edildiği rivayet edilen Kâbe-i Muazzama, Hz. Âdem’den iti- baren pek çok defa tamir edilmiş veya yeniden yapılmıştır.

Yeryüzüne indiği zaman Hz. Âdem (a.s.)’e Yüce Allah, yeryüzünde, semadaki Beyt-i Ma’mur’un izdüşümünde bir ‘Beyt’ yapmasını, onun ve evlatlarının, meleklerin arşın etra- fında ibadet ettikleri gibi Zatına ibadet etmelerini emretmiş- tir. Rivayetlerde, meleklerin Kâbe’nin yapımına yardım ettik- leri bildirilmektedir. Beyti ilk yapan, orada namaz kılıp tavaf eden Hz. Âdem (a.s.)’dir.

Daha sonra Kâbe, Allah’ın emriyle Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail (a.s.) tarafından yeniden yapılmıştır. Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“Bir zaman Rabbi İbrahim’i birtakım emirlerle sınamış, İbrahim onların hepsini yerine getirmiş de Rabbi şöyle buyurmuştu: ‘Ben seni insanlara önder yapacağım.’ İbrahim de, ‘Soyumdan da (önder- ler yap, ya Rabbi!)’ demişti. Bunun üzerine Rabbi, ‘Benim ahdim (verdiğim söz) zalimleri kapsamaz’ demişti.

Hani, biz Kâbe’yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: ‘Tavaf edenler, kendini ibadete veren- ler, rükû ve secde edenler için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun.’

Hani İbrahim, ‘Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl. Halkından Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri her türlü ürünle rızıklan- dır’ demişti. Allah da, ‘İnkâr edeni bile az bir süre, (bu geçici kısa hayatta) rızıklandırır; sonra onu cehennem azabına girmek zorunda bırakırım. Ne kötü varılacak yerdir orası!’ demişti.

Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yük- seltiyor, “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” diyorlardı.

“Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.”

“Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülük- ten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hik- met sahibisin.” (Bakara sûresi, 2/124-129) “İbrahim’i Beytullah’ın bulunduğu yere yerleştirdiğimizde de şöyle demiştik: ‘Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükûya ve secdeye varanlar için evimi tertemiz tut.” (Hac sûresi, 22/26)

‘Mescid-i Haram’ denilen mabedin ortasında bulunan Kâbe, kuzeydoğu duvarı 12.63; kuzeybatı duvarı 11.03; gü- neybatı duvarı 13.10; güneydoğu duvarı 11.22 ve yüksekliği 13 m. olan 145 m² alan üzerine kurulmuş taş bir binadır. Üzeri siyah bir örtü ile örtülüdür. Örtüsü, her sene hac mevsiminde yenilenmektedir.

Kâbe’nin köşeleri yaklaşık olarak dört ana yönü gösterir. Köşelerden her birinin ayrı ismi vardır.

Doğu köşesine ‘Hacer-i Esved’ veya ‘Şarkî’, kuzey köşesine ‘Irakî’, batı köşesine ‘Şâmî’ ve güney köşesine de ‘Yemânî’ denir.

Kâbe’nin çeşitli tamir ve yapım aşamalarında, Kureyş tara- fından yapılışını hatırlamak gerekir. Çünkü bu yapılışta, çok önemli bir olay meydana gelmişti. Bina yükselip de Haceru’l- Esved’i yerine koyma şerefi meselesi nedeniyle Kureyşliler arasında büyük bir ihtilaf çıkmıştı ve kan dökülmeye ramak kalmıştı ki bu işi bir hakemle halletmeye karar verdiler. Bu iş için hakem olarak Muhammedu’l-Emin’i seçtiler. O, Haceru’l- Esved’i bir kumaş parçasının ortasına koyarak ve bütün kabilelerin ileri gelenlerine o kumaş parçasının etrafından tuttu- rarak konulacağı yere kadar birlikte kaldırmalarını sağlamış, oraya kadar kaldırdıklarında kendi elleriyle Haceru’l-Esved’i yerine koymuştur. Böylece bu problem, Hz. Peygamber tara- fından güzel bir şekilde çözüme kavuşturulmuştur.

Bu tarihten sonra diğer önemli tamir ve yapımlar içeri- sinde özellikle Abdullah ibn Zübeyr (r.a.)’inki ile Osmanlılar dönemindeki Sultan 4.Murad’ın yapılarını zikretmek gerekir. Kâbe’nin şu anki mevcut binası, Osmanlının 1630’da yaptığı binadır. Yalnız 1997’de Suud hükümeti tarafından altı ay sü- ren bir tamir yapılarak, binanın iç duvarının taşları sökülmek suretiyle kuvvetli bir şekilde tekrar eski hâline getirilmiştir. Dış duvarda aradaki açıklıklar doldurularak yapı güçlendi- rilmiştir.